Elektronik Marketlerden Alınan Ürünlerin Ayıplı Çıkması Halinde Sorumluluk Kimde Olacak? 06 Şubat 2022

YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ TARAFINDAN 15.11.2021 TARİHİNDE ELEKTRONİK ORTAMDA ALIŞVERİŞİ GERÇEKLEŞEN ÜRÜNÜN AYIPLI OLMASINDAN ARACI HİZMET SAĞLAYICININ SORUMLULUĞUNA İLİŞKİN VERİLEN KARARDA, SAĞLAYICININ AYIBIN KONTROLÜNDEN SORUMLU OLMADIĞINA KARAR VERMİŞTİR.

1. 01.05.2015 tarihinde yürürlüğe Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un “Tanımlar” üst başlığını taşıyan 2. inci maddesine göre; hizmet sağlayıcı ‘Elektronik ticaret faaliyetinde bulunan gerçek ya da tüzel kişileri’, aracı hizmet sağlayıcı ‘Başkalarına ait iktisadi ve ticari faaliyetlerin yapılmasına elektronik ticaret ortamını sağlayan gerçek ve tüzel kişileri’ ifade etmektedir. Bu kanun kapsamında tanımları yapılan gerçek ve tüzel kişilere atfedilen sorumluluğun irdelenmesini temel alan kararda, aracı hizmet sağlayıcının internet sitesinden satın alınan ve siteye kayıtlı bir “pastane” tarafından gönderilen ürünün içinden sigara izmariti çıkmasına takiben, ayıplı üründen sorumluluğun kime ait olduğu incelenmiştir.

Günümüzde ticari ve günlük yaşantının git gide elektronik mecraya  kaydığı ortadadır. Bu noktada internet üzerinden satımı sağlanan ürünlere ait sorumluluğun kime ait olduğu, zaman zaman tasnif etmesi zor bir husus halini almaktadır. Bu doğrultuda kanun koyucuların ve ilgili kurumların çalışmaları önem arz etmektedir. Bültenimize konu olan ilgili olay, günümüzdeki tüketim anlayışının istikameti nedeniyle daha da kritik bir hal almıştır.

Somut olayda Esenler Tüketici Hakem Heyeti’nin kararına itiraz eden davacı, kendisinin sadece satış yapan gerçek veya tüzel kişilere hizmet sunduğu web sitesi vasıtası ile aracılık ettiğini belirtmiştir. Davalı tarafın ayıplı ürün nedeniyle bedel iadesi için yaptığı müracaat, Tüketici Hakem Heyeti tarafından 20.03.2019 tarih ve 056120190000723 sayılı karar ile kabul edilmiştir. Bedel iadesine ilişkin karara itiraz eden aracı kuruluşun talebi, ilk derece mahkemesince tüketicinin hizmet almaya çalışırken aracı hizmet sağlayıcının ismine güvenerek hizmet alması sebebiyle davacının sorumlu olduğu ve davacı ile tedariki sağlayan firma arasındaki iç ilişki nedeniyle rücu edilmesi hususunun da bu iç ilişkiye tabi olması gerektiği nedeniyle reddedilmiştir.

Buna takiben Adalet Bakanlığının 17/03/2021 tarihli yazısında; satıcı, ithalatçı ve üretici konumunda olmayan ancak tüketiciye hizmet sunan sağlayıcı konumunda olan davacı şirketin sorumluluğunun, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Üçüncü Kısım Birinci Bölümde “Ayıplı Mallar” başlığıyla yer alan 8 ve devamı maddelere göre ele alınmasının olanaklı olmadığı halde, davacı şirketin tedarikçi firmadan komisyon alması sebebiyle verilen hizmetlerden sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı bulunduğu ileri sürülmüştür.

Bütün hususlar değerlendirilmiş ve akabinde Yargıtay, taraflar arasındaki uyuşmazlığın konusunu elektronik ortamda satışı yapılan ürünlerdeki ayıbın sorumluluğuna ilişkin olarak tahlil etmiş ve incelemelerine başlamıştır.

Konuyu değerlendiren Yargıtay, öncelikle Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 13. Maddesi çerçevesinde tahlillerde bulunmuştur. İlgili maddenin 1. Fıkrasına göre, “Ayıplı hizmet, sözleşmede belirlenen süre içinde başlamaması veya taraflarca kararlaştırılmış olan ve objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan hizmettir.” Yine aynı Kanunun 11 inci maddesi uyarınca satıcı, üretici ve ithalatçının ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumluluğu bulunmaktadır.

01.05.2015 tarihinde yürürlüğe giren Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un “Tanımlar” başlığını taşıyan 2. inci maddesine göre hizmet sağlayıcı ‘Elektronik ticaret faaliyetinde bulunan gerçek ya da tüzel kişileri’, aracı hizmet sağlayıcı ‘Başkalarına ait iktisadi ve ticari faaliyetlerin yapılmasına elektronik ticaret ortamını sağlayan gerçek ve tüzel kişileri’ ifade etmektedir. Aynı Kanunun 9 uncu maddesi birinci fıkrasında ise; “(1)Aracı hizmet sağlayıcılar, hizmet sundukları elektronik ortamı kullanan gerçek ve tüzel kişiler tarafından sağlanan içerikleri kontrol etmek, bu içerik ve içeriğe konu mal veya hizmetle ilgili hukuka aykırı bir faaliyetin ya da durumun söz konusu olup olmadığını araştırmakla yükümlü değildir.

Aynı kanunun 9. maddesinde tanımı yapılmış olan Aracı Hizmet Sağlayıcıların sorumluluğu, 6. Maddenin 4. Fıkrasında; “(4) Aracı hizmet sağlayıcı, hizmet sunduğu elektronik ortamı kullanan gerçek ve tüzel kişiler tarafından sağlanan içeriği kontrol etmek, bu içerik ve içeriğe konu mal veya hizmetle ilgili hukuka aykırı bir faaliyetin ya da durumun söz konusu olup olmadığını araştırmakla yükümlü değildir.” Denmek vasıtasıyla belirtilmiştir.

Yargıtay’ın bu yaklaşımı ile yalnızca aracılık görevi üstlenen kurumlara atfedilen sorumluluk ve buna bağlı olarak ortaya çıkan rücu zorunluluğu ortadan kaldırılmış ve taraflar arasında daha doğrudan bir nedensellik bağı kurulmuştur. Böylelikle Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un 6.cı ve 9.cu maddeleri bir arada değerlendirilmiş ve aracı hizmet sağlayıcı olan davacının malın ayıplı olmasından kaynaklı sorumluluğunun bulunmadığı gözetilerek davanın kabulüne dair hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine, karar verilmiş olması doğru görülmediğinden, Adalet Bakanlığının bu yöne ilişen kanun yararına temyiz talebi kabul edilmiştir.

Sonuç olarak, alınan karar ile doğrudan aracı kuruluşları sorumlu tutan Tüketici Hakem Heyeti yaklaşımı hatalı bulunmuş ve Tüketici ile Aracı kurum arasında daha dengeli bir rejim öngörülmesinin temelleri atılmıştır. Yargıtay’ın bu yaklaşımı sayesinde, kendi web sitesi üzerinden komisyon alarak aracılık faaliyetleri yürüten kurum ve kuruluşlar, Hakem Heyetleri nezdinde adeta kusursuz sorumluluğa göre değerlendirilirken bu karar ile, aracının sorumluluğu azaltılmış ve taraflar arasındaki sorumluluk ilişkisi daha net tasnif edilmiştir

 

Diğer Haberler