MİLLETLERARASI MAL SATIMINDA ‘ÖNGÖRÜLEBİLİR ZARAR’ 10 Şubat 2021
VİYANA SÖZLEŞMESİ NEDİR? Milletlerarası Mal Satımına İlişkin Sözleşmeler Hakkında Birleşmiş Milletler Antlaşması (‘CISG’) veya uygulamada bilinen adıyla “Viyana Sözleşmesi”, 11 Nisan 1980 tarihinde Viyana‘da kabul edilmiş ve 1 Ocak 1988 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Türkiye bakımından ise, 1 Ağustos 2011 tarihinden itibaren yürürlüktedir.
Viyana Sözleşmesi, uluslararası mal satımı sözleşmelerine ilişkin kuralları içermektedir ve kapsamına giren sözleşmeler bakımından doktrinde yer alan birçok görüşe göre ‘milletlerarası borçlar kanunu’ niteliğindedir.
VİYANA SÖZLEŞMESİ’NİN KAPSAMI NEDİR?
Viyana Sözleşmesi’nin kapsamına giren sözleşmeler bakımından doğrudan Viyana Sözleşmesi hükümleri uygulanmaktadır ve Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 24. maddesinde yer alan kanunlar ihtilafı kuralları uygulanmamaktadır. Bu nedenle yapılan sözleşmenin Viyana Sözleşmesi’nin kapsamına girip girmediğinin tespiti çok önemlidir.
Viyana Sözleşmesi’nin 1. maddesi uyarınca, işyerleri farklı devletlerde bulunan taraflar arasındaki mal satımı sözleşmelerine, bu devletlerin en geç sözleşmenin kurulduğu tarihte âkit devletlerden olması veya satım sözleşmesinden doğan davanın görüldüğü ülkenin milletlerarası özel hukuk kurallarının yine en geç sözleşmenin kurulduğu tarihte âkit bir devletin hukukuna atıf yapması halinde uygulanır durumda olacaktır.
Viyana Sözleşmesi’nin uygulanması bakımından, tarafların vatandaşlığı, tacir olup olmaması veya sözleşmenin adi veya ticari nitelikte olması önem arz etmemektedir.
HANGİ SÖZLEŞMELERE UYGULANMAYACAKTIR?
Viyana Sözleşmesi’nin hangi satış ilişkilerine uygulanmayacağı yine Viyana Sözleşmesi’nin 3. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre;
- Kişisel veya ailevi ihtiyaç veya ev ihtiyacı için mal alınması
- Açık artırma yoluyla yapılan satımlar
- Cebri icra veya diğer kanun gereği yapılan satımlar
- Menkul kıymet, kambiyo senedi ve para
- Gemi, tekne, hava yastıklı taşıt veya hava taşıtı satımı
- Elektrik satımı
- Mal temin eden tarafın ediminin, ağırlıklı olarak, işgücü veya diğer bir hizmetin sağlanmasından oluştuğu sözleşmeler
söz konusu olduğunda Viyana Sözleşmesi uygulama alanı bulmayacaktır.
VİYANA SÖZLEŞMESİ MAL SATIM SÖZLEŞMESİNE KISMEN UYGULANABİLİR Mİ?
Mal satım sözleşmesinin tarafları, Viyana Sözleşmesi’nin uygulanmamasına, (kural olarak) Viyana Sözleşmesi’nin kısmen uygulanmasına karar verebilecekleri gibi Viyana Sözleşmesi’nin hükümlerinin doğurabileceği etkileri de iradelerine göre değiştirebileceklerdir.
VİYANA SÖZLEŞMESİ HANGİ DÜZENLEMELERE YER VERMEKTEDİR?
Viyana Sözleşmesi; mal alım - satım sözleşmesinin kurulması, sözleşmenin yorumlanması, satıcının sözleşmeden doğan yükümlülükleri, satıcının sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlal etmesi halinde alıcının hakları, alıcının sözleşmeden doğan yükümlülükleri, alıcının sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlal etmesi halinde satıcının hakları, belgelerin teslimi, yarar ve hasarın geçişi, malların muayenesi, sözleşmeye uygunluğunu ve taraflarca başvurulabilecek olan ortak hükümleri düzenlemektedir.
BORCA AYKIRILIK BAKIMINDAN VİYANA SÖZLEŞMESİ VE TÜRK BORÇLAR KANUNU FARKI NEDİR?
Türk Hukuku’nda satış sözleşmeleri 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (“TBK”)’nda düzenlenmektedir.
Viyana Sözleşmesi’nde, sözleşmeye aykırılık, tek bir başlık altında düzenlenmiştir. Genel olarak, taraflardan birinin satım sözleşmesi ile yüklendiği edimi sözleşmede öngörülen şekilde ifa etmemesi durumunda sözleşmeye aykırılıktan söz edilecektir.
Viyana Sözleşmesi’nde sözleşmeye aykırılık bakımından Türk Borçlar Kanunu’nun aksine bir ayrım öngörülmemiştir. TBK’da ve/veya Türk doktrininde yer alan ve sonuçları bakımından farklı yaptırımlar veya çözümler öngörülen objektif veya sübjektif imkansızlık, baştan veya sonradan imkansızlık, temerrüt, ayıplı ifa, aliud ifa veya eksik ifa gibi ayrımlar Viyana Sözleşmesi’nde yer almamaktadır. Sayılan tüm bu haller Viyana Sözleşmesi’nde sözleşmeye aykırılık olarak tek bir başlık altında düzenlenmiştir.
Alıcının Viyana Sözleşmesi’nden doğan haklarını kullanması satıcının kusuruna bağlı değildir ve alıcının sahip olduğu tazminat talep etmek hakkı dâhil diğer seçimlik haklarının kullanabilmesi için satıcının kusurlu olması aranmaz. Bu durum da Viyana Sözleşmesi’nin kural olarak kusur sorumluluğunu benimseyen Türk Hukuku’ndan farkını ortaya koymaktadır.
VİYANA SÖZLEŞMESİ KAPSAMINDA ‘ÖNGÖRÜLEBİLİR ZARAR’ NEDİR?
Sözleşmeye aykırılık halinde hem alıcı hem de satıcı, seçimlik haklarını kullanabilmesinin yanısıra, alıcı 45. madde, satıcı ise 61. madde uyarınca Viyana Sözleşmesi’nin 74 ve 77. maddeleri arasında düzenleme bulan ‘öngörülen tazminatı’ talep edebilecektir.
Viyana Sözleşmesi’nin 74. maddesi “Taraflardan birinin sözleşmeyi ihlâli halinde ödenecek tazminat, mahrum kalınan kâr dahil olmak üzere, ihlâlden dolayı diğer tarafın uğradığı zararın toplamına eşittir. Söz konusu tazminat, ihlâl eden tarafın sözleşmenin kurulması sırasında sözleşme ihlâlinin muhtemel sonucu olarak öngördüğü veya o tarihte bildiği veya bilmesi gerektiği veriler ışığında öngörmesi gerektiği zararı aşamaz.” şeklinde düzenlenmiştir.
Hem tam tazmin ilkesinin benimsenmesi, hem de tazminat sorumluluğunun kusura bağlanmaması, sözleşmeyi ihlal eden tarafı ağır bir sorumluluk altına sokmaktadır. Bunun sınırlandırılması gerekli görülmüş ve Viyana Sözleşmesi bakımından zararlar ‘öngörülebilirlik’ kriteri getirilerek sınırlandırılmıştır.
Buna göre tazminat, ihlâl eden tarafın, sözleşmenin kurulması sırasında sözleşme ihlâlinin muhtemel sonucu olarak öngördüğü veya o tarihte bildiği veya bilmesi gerektiği veriler ışığında öngörmesi gerektiği zararı aşamaz.
Viyana Sözleşmesi 74. madde uyarınca öngörülebilirliğin belirlenmesinde kullanılacak olan ölçüt ise, sözleşme ihlâlinin muhtemel sonucu olarak öngördüğüifadesi ile sübjektif ölçüt, o tarihte bildiği veya bilmesi gerektiği veriler ışığında öngörmesiifadesiile objektif ölçüttür. Dolayısıyla, öngörülebilirliğin belirlenmesi için hem sübjektif hem de objektif ölçütten faydalanılmaktadır.
Objektif ölçüt uyarınca, sözleşme ihlalinden doğan zararın, sözleşmeyi ihlal eden taraf ile aynı koşullarda bulunan makul bir kişi tarafından öngörülebilir olup olmadığına bakılacaktır. Makul kişi zararı öngörebilecek idiyse, sözleşmeyi ihlal eden taraf öngörmemiş olsa dahi bu zarardan sorumlu tutulacaktır. Sözleşme hükümleri, risk dağılımı, sözleşmenin amacı ve ticari teamüller objektif ölçüt uyarınca öngörülebilirliğin belirlenmesinde önem arz edecektir.
Diğer Haberler
-
21.11.2024
Elektronik Ortamda Açık Artırma Suretiyle Satış Usulü ve 9. Yargı Paketiyle Getirilen Yeni Düzenlemelerin Hukuki Boyutu
9. Yargı Paketi kapsamında yapılan düzenlemelerle birlikte, elektronik ortamda haczedilen malların satışı, İcra ve İflas Kanunu'nun 111/b maddesi kapsamında yeni bir yasal çerçeveye oturtulmuştur. Haczedilen malların satış işlemleri, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi'ne (UYAP) entegre bir elektronik satış portalında açık artırma suretiyle gerçekleştirilmektedir. Ancak yasadaki boşluklar nedeniyle satış işlemlerinin nasıl gerçekleştirileceğine dair net bir uygulama sergilenememekteydi. Kanun koyucular tarafından elektronik satışa yönelik 8. ve 9. Yargı Paketi'nde yasaya eklemeler yapılması ve oluşturulan düzenleme, gerek icra süreçlerinin hızlandırılması gerekse satış işlemlerinin daha güvenli ve şeffaf bir ortamda yapılması açısından önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir.
-
14.11.2024
7531 Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Yayımlandı
Kamuoyu nezdinde 9. Yargı Paketi olarak da bilinen 7531 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun1 ("Kanun"), 14.11.2024 tarih ve 32722 sayılı Resmî Gazete'de yayınlanmış olup 17 farklı kanunda önemli değişiklikler barındırmaktadır.
-
12.11.2024
Kira Sözleşmelerinde E-Devlet Dönemi Başladı!
Hazine ve Maliye Bakanlığı ("Bakanlık"), 2022 yılında yürürlüğe koyduğu 2023-2025 dönemini kapsayan Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Eylem Planı'nda ("Eylem Planı") tarafların karar alma süreçlerini desteklemek ve risk analizi çalışmalarını yürütmek üzere kira sözleşmelerinin e-Devlet kapısı üzerinden düzenlenmesini sağlayacaklarını duyurmuştu. Bu çalışmanın birinci aşaması 4 Kasım 2024 tarihi itibariyle e-Devlet kapısı üzerinden uygulamaya konulmuş olup ikinci aşamasının ise yıl sonunda uygulamaya konulacağı öngörülmektedir.
-
10.11.2024
Dijitalleşen Piyasalarda Yeni Dönem: Rekabet Kurumu'nun 2024-2028 Stratejik Planı Yayınlandı
Rekabet Kurumu ("Kurum"), dijitalleşmenin hızla dönüştürdüğü piyasa dinamiklerine uyum sağlamak ve rekabetçi bir ekonomik düzeni korumak amacıyla 2024-2028 Stratejik Planı'nı ("Stratejik Plan") yayınladı. Stratejik Plan, küresel rekabet ortamında yaşanan değişimlerin etkisiyle dijital piyasalarda oluşan yeni düzenlemeler ve gelişen teknolojiler ekseninde hazırlandı. Kurum, bu sayede piyasaların adil ve rekabetçi kalmasını sağlamayı hedefliyor. Ayrıca tüketici refahının artırılmasına odaklanılacağı açıkça belirtiliyor.
-
30.10.2024
Standart Sözleşme Bildirim Modülü Hakkında Kamuoyu Duyurusu Yayımlandı
Standart Sözleşme Bildirim Modülü Hakkında Kamuoyu Duyurusu 24.10.2024 tarihinde Kişisel Verileri Koruma Kurumu'nun ("Kurum") internet sitesinde yayımlanmıştır. Kişisel Verileri Koruma Kurulu'nun ("Kurul") 17.10.2024 tarihli ve 2024/1793 sayılı kararıyla, standart sözleşme bildirim süreçlerinin daha hızlı ve etkin bir biçimde yürütülebilmesi amacıyla "Standart Sözleşme Bildirim Modülü" (Modül) oluşturulmuş ve bildirimlerin Modül üzerinden internet ortamında da yürütülebilmesine karar verilmiştir.
-
27.10.2024
Araştırma Şirketlerine Uyarı; Önce Aydınlat Sonra Onay Al
Kişisel Verileri Koruma Kurumu'na ("Kurum") yapılan birden fazla şikâyet sonrası, Kurum "Araştırma Şirketlerinin İstatistiksel Araştırma Yapmak Amacıyla "Rastgele Numara Çevirme ile Telefon Mülakatı Yöntemi" Kullanarak Gerçekleştirdikleri Kişisel Veri İşleme Faaliyetleri" hakkında bir Kamuoyu Duyurusu ("Kamuoyu Duyurusu") yayımlamıştır.
-
20.10.2024
AB Veri Yasası
Dijitalleşmenin oldukça büyük bir hız kazandığı günümüzde, veri paylaşımı ve yönetimi tüm sektörler için hayati bir önem taşımaktadır. Bu bağlamda, Avrupa Birliği; veri paylaşımına ilişkin düzenlemeleri yeniden şekillendiren AB Veri Yasası'nı kabul etmiştir. Yasa, dijital cihazlar ve hizmetler tarafından üretilen verilerin daha geniş ölçekte kullanılmasını amaçlarken, adil bir veri ekonomisi için yeni kurallar getirmektedir.
-
1.10.2024
2023/1115 Sayılı Ormansızlaşmanın Önlenmesine ilişkin Yönetmelik ve Avrupa Birliği'ne Ürün İhraç Eden Şirketlerin Dikkat Etmesi Gereken Kurallar
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü verilerine göre 1990 ile 2020 yılları arasındaki 30 yıllık dönemde dünya ormanlarının 178 milyon azaldığı tespit edilmiştir. Ormansızlaşmanın en büyük sebeplerinden biri ise tarım ürünlerin üretimi ve hayvancılık faaliyetleri için tarım arazilerinin genişletilmesidir. Avrupa Birliği, ormansızlaşmanın önlenmesi ve ormanların bozulmasının önlenmesi için 29 Haziran 2023 tarihinde 2023/1115 Sayılı Ormansızlaşmanın Önlenmesi Yönetmeliği'ni Avrupa Birliği Resmi Gazetesi'nde yayımlamıştır.
-
30.9.2024
İklim Açıklama Kuralı
Yaşanabilir bir çevre ve dünyamızın geleceği için, sürdürülebilirlik ve ekosistemin korunması her geçen gün daha büyük bir önem kazanmaktadır. Bu çerçevede devletler, ekosistemi en çok etkileyen aktörlerden biri olan şirketler için birtakım çevresel raporlama standartları getirmektedir.
-
25.7.2024
Ulusal Yapay Zeka Stratejisi 2024 - 2025 Eylem Planı Yürürlüğe Girdi
Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi, 12. Kalkınma Planı çerçevesinde ve Türkiye'nin yapay zekâ alanındaki ilerlemelerini daha da ileriye taşımak ve belirlenen hedeflere ulaşmak amacıyla Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi 2024-2025 Eylem Planını ("Eylem Planı") yayımladı.
-
29.5.2024
7511 Sayılı Kanun ile Türk Ticaret Kanuna Getirilen Önemli Değişiklikler
Türk Ticaret Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ("Kanun") 29 Mayıs 2024 tarihli ve 32560 sayılı Resmi Gazete'de yayımlandı.
-
7.5.2024
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi Meclise Sunuldu
Türk Ticaret Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi meclise sunuldu. Teklif kapsamında Türk Ticaret Kanunu, Kooperatifler Kanunu, Rekabetin Korunması Hakkında Kanun ile Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun başta olmak üzere bir takım kanunlarda önemli değişikliklere gidilmesi planlanıyor.
-
18.4.2024
Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kapsamında Yargılama Giderlerinden Sorumluluk Öngören Düzenleme Anayasa Mahkemesi Kararı İle İptal Edildi
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun1 (“Kanun”) 18/A maddesinin 11. fıkrası gereğince, dava şartı zorunlu arabuluculuk kapsamında ilk oturuma mazeretsiz olarak katılmayan tarafın yargılama sonucunda haklı çıkmış olsa dahi yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulacağı ve lehine vekalet ücretine hükmedilmeyeceği düzenlenmiştir. Anılan düzenleme şu şekildedir:
-
7.4.2024
Sermaye Piyasası Kurulu Başvurularında "E-Başvuru" Dönemi
Sermaye Piyasası Kurulu ("Kurul"), 5 Şubat 2024 tarihindeki duyurusu ile, sermaye piyasası kurum, kuruluş ve ortaklıklarının başvurularını daha hızlı ve etkili bir şekilde e-Başvuru Sistemi ile yapabileceklerini kamuya duyurmuştu.
-
4.4.2024
Bazı Sektörlerde Payların İlk Halka Arzı Öncesi Uyulacak Ön Şartlardaki Tutarlar İndirildi
Sermaye Piyasası Kurulu ("Kurul" veya "SPK") tarafından, Kurul'a ilk halka arz için başvuran ortaklıkların özellikle sektörel bazda farklılıkları ve Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı'nca hazırlanan 12. Kalkınma Planı ("Plan") dikkate alınarak finansal tablolara ilişkin mali eşiklerde indirime gitti.