TİCARİ DAVALARDA UYGULANAN BASİT YARGILAMA USULÜNE İLİŞKİN PARASAL SINIR NEDİR? 12 Kasım 2020

28.07.2020 tarihinde yürürlüğe giren 7251 sayılı Kanun ile Basit Yargılama Usulüne tabi olacak ticari davalar hakkındaki parasal sınır yeniden düzenlenmiştir. Bu düzenleme usul hukukumuza nasıl bir değişiklik getiriyor?

28.07.2020 tarih ve 31199 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7251 Sayılı Kanun ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun basit yargılama usulüne ilişkin 4. Maddesinde de değişiklik yapılmıştır.

Basit yargılama usulü olağan yargılama usulünden daha hızlı ve basit bir hukuk muhakemesi usulü olup basit yargılama usulünde taraflar cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçesi vermezler. Davaya cevap süresi olağan yargılama usulünde olduğu gibi 2 haftadır, bu süre cevap dilekçesinin hazırlanmasının çok zor veyahut imkânsız olduğu hallerde davalının talebi üzerine Mahkemece bir defaya mahsus en fazla 2 hafta olmak üzere uzatılabilir.

Basit yargılama usulünde taraflar dava ve cevap dilekçeleri ile birlikte, tüm delillerini açıkça ve hangi vakıanın delili olduğunu da belirterek bildirmek; ellerinde bulunan delillerini dilekçelerine eklemek ve başka yerlerden getirilecek belge ve dosyalar için de bunların bulunabilmesini sağlayan bilgilere dilekçelerinde yer vermek zorundadır. Zira basit yargılama usulünde iddianın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı dava açılmasıyla; savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı cevap dilekçesinin mahkemeye verilmesiyle başlar.

Basit yargılama usulünde mahkeme, eğer mümkün ise dosya üzerinden karar verir. Dosya üzerinden karar verilmesi uyuşmazlığın konusu ve somut olay itibariyle mümkün değil ise duruşma günü verilir. Ön inceleme duruşması ile tahkikat duruşması birlikte görülebileceği gibi toplamda en fazla 3 duruşma ile davanın sonuçlanması amaçlanır. Bu duruşmalar arasındaki süre 1 aydan fazla olamaz.

Yargılama aşamasının sadeleştirilmiş olmasının yanı sıra basit yargılama usulünde hüküm safhasına gelindiğinde de sade ve basitlik ilkesinden vazgeçilmemiştir. Tahkikatın tamamlanmasından sonra, mahkeme tarafların son beyanlarını alır ve yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder. Bu aşamada artık taraflara ayrıca esas hakkında beyanda bulunabilmeleri için süre verilmez. Kural karar tefhim edilirken gerekçesinin de hüküm ile birlikte açıklanmasıdır. Ancak zorunlu hallerde hâkim bu durumun sebebini de tutanağa geçirterek, sadece hüküm özetini tutanağa yazdırmak suretiyle kararı tefhim edebilir. Bu durumda gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir.

İşte bu usulün tarafların her ikisinin de ticari işletmesinden doğan ticari uyuşmazlıklardan hangilerinde uygulanacağı hususu 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. Maddesi ile düzenlenmektedir.

7251 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce Türk Ticaret Kanunu’nun ticari uyuşmazlıklarda uygulanacak basit yargılama usulüne ilişkin 4. Maddesi’nin;

“Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;

  1. Bu Kanunda,
  2. Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,
  3. >11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,
  4. Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
  5. Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
  6. Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde,

öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.

Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya değeri yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır.”

şeklinde düzenlendiği görülmekteyken 22.07.2020 tarihinde yürürlüğe giren 7251 sayılı Kanun’un 58. Maddesiyle anılan maddenin 2. Fıkrasındaki “yüz bin Türk lirası” değerindeki parasal sınır “beş yüz bin Türk lirası” olarak değiştirilmiştir.

Görüldüğü üzere Kanun koyucu her iki tarafın da ticari işletmesine ilişkin hususlardan doğan uyuşmazlıklarda basit yargılama usulü uygulanacak olan davaları konu bakımından aynı tutmak ile, dava değerine ilişkin parasal sınırı yüz bin Türk lirasından, beş yüz bin Türk lirasına çıkartmıştır.

Böylelikle 7251 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 22.07.2020 tarihinden itibaren artık Türk Ticaret Kanunu’nun basit yargılama usulüne tabi olduğunu belirttiği hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinde beş yüz bin Türk lirasına kadar basit yargılama usulü uygulanacaktır. Kanun koyucunun bu değişiklik ile hukukumuzda hukuk yargılamasını hızlandırmak ve sadeleştirmek suretiyle hukuki çareye erişimi kolaylaştırmayı hedeflediği söylenebilecektir.

 

Diğer Haberler